Kosta Rica (Liberia, San Jose, Monteverde, La Fortuna, Grecia)

Ometepe’de internetsiz geçirdiğimiz 1 haftanın ardından pek bi hazırlıksız halde düşüyoruz Costa Rica yoluna. Adadan dönüşümüz kaldığımız evin konumu itibariyle (iskelenin hemen yanında olduğu için) çok kolay oluyor. (bu arada şimdi baktım da Ometepe’de kaldığımız eve bizden sonra hatırı sayılır zam yapmış ev sahibi) Costa Rica sınırına gitmek için ise Rivas’dan otobüse biniyoruz ve kısa bir yolculuktan sonra sınıra ulaşıyoruz. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi. Sıra geldi ülkeye giriş yapmaya. Kişi başı 8$ giriş ücreti var ve yeşil pasaport falan tanımıyorlar. Peki parayı veren düdüğü çalıyor mu? Hayır. Ayrıca ülkeden çıkış yapacağınıza dair bir de belge istiyorlar yani otobüs ya da uçak bileti falan. Bizde yok tabi. Aslında diğer gezgin arkadaşların bu konudaki uyarılarından haberdardık ama biraz gevşeklikten biraz da yeşil pasaporta güvenerek “emaan bişey olmaz yaa” diye diye geldik ama adamlar bu konuda çok katı. Çektik çantaları kenara düşünmeye başladık ne yapsak diye. 2 alternatif var, birincisi hemen oracıkta bulunan tica bus adlı otobüs firmasından kişi başı 25 dolar vererek Nikaragua’ya dönüş bileti almak (açık bilet alıp yönünü ve tarihini sonradan belirlemek mümkün), ikinci alternatif ise transit geçiş yapacağını söyleyip 24 saat içinde ülkeyi terk etmek. Bu kadar çabuk terk etme planımız yok tabi ama bu seçenek kafamızı çok karıştırıyor. Acaba 24 saatte çıkıcaz deyip 2 hafta sonra çıkarsak bize ne yaparlar diye düşünmeye başlıyoruz. Yakalanırsak sınır dışı edecekleri aşikar ama geldiğimiz ülkeye gönderirlerse fena. Bi de para cezası mevzusu olabilir ki pahalı bir ülke olduğunu düşünürsek trajikomik hale gelebilir durum bizim için. Uzun yolculuk bizi iyice şopar yaptı, her daim bir hesap kitap hali. Neyse, öylemiydi böylemiydi derken oradaki polise ve kontrolleri yapan çalışanlara soruyoruz, diyelim ki 24 saatte çıkamazsak ne olur diye, polis tespit etmezse bişey olmaz ama çıkışta para cezası olabilir diyor. “olabilir” olayı kafa karıştırıcı ama mantıklı düşününce gidip tıpış tıpış Nikaragua’ya dönüş biletlerimizi alıyoruz. Ne de olsa burası Orta Amerika’nın İsviçresi diye anılan bir ülke, gereksiz maceraya atılmayalım diyoruz ve ilk şehrimiz Liberia’ya gidene kadar otobüste birkaç defa yapılan pasaport kontrolleri doğru karar verdiğimizi hissettiriyor. Bu arada bizim durumumuza düşmeden önce yapılması gereken mantıklı hareket sınıra gelmeden önce dönüş için uçak rezervasyonu  yaptırmak.

20150506_162405

Kosta Rica paraları

Ve Kosta Rica’da ilk şehrimiz Liberia’dayız. Otel Guanacaste’ye yerleşiyoruz (ranzalı çift kişilik oda fiyatı 18$) Bu şehirde yapılabilecek pek bir şey yok hatta hiç bir şey yok.Pasifik tarafında Playa Coco adlı plaja gidiyoruz ertesi gün, oranın da bi özelliği yok ama okyanus esintisinde gölgede yatarak bir gün geçirmek iyi geldi. Kosta Rica diğer Orta Amerika ülkelerine göre pahalı bir ülke. İlk izlenimimiz pek olumlu değildi taa ki Liberia’dan ayrılana kadar. Liberia’dan sonraki şehrimiz başkent San Jose. Daha otobüsteyken hava değişmeye başlıyor ve 1200 metrede yer alan bu şehirle birlikte boğucu sıcaktan kurtuluyoruz artık. San Jose’de couchsurfing aracılığıyla Marek’lerin evinde kalıyoruz. Marek yarı Polonyalı yarı Costa Rica’lı bir arkadaş, restoran işletiyor, eşi de yoga öğretmeni Melissa. Yaş olarak oldukça gençler ama en küçüğü 4 yaşında olan 3 tane çocukları var. Çok sıcakkanlılar ve evleri her daim misafire açık. Akşam sinemaya mı gideli yoksa etrafta turlayalım mı diye soruyor Marek biz de ikinci seçeneği tercih ediyoruz. Bu arada  Marek San Jose’de yaşayan ve restoran işleten 2 turco var diyor! Haydaa! Yine mi! Gidelim uzaklardaki hemşerilerimizin hepsini bulalım diye bir derdimiz yok tabi ki! Ama baklava falan diyor Marek…  neyse akşam etrafı gezerken Mehmet ve Hasan adlı iki ortağın açtığı “Ayasofya” adlı restorana da uğruyoruz. Adından da anlaşılacağı üzere menüsünde haydariden kısıra, ezmeden favaya, baklavadan rakıya kadar akdeniz mutfağının pek çok lezzeti bulunan bir Türk restoranı! Restoranın bulunduğu bölge Ankara’nın GOP’u diyim Önder sen anla, yani fiyatların gezgin bütçesini sarsacak boyutta olduğunu belirtmekte fayda var. Mehmet Bey’le tanışıyoruz, bir dönem Almanya’da yaşamış, sonra Türkiye’de yaşayamayacağına karar vermiş ve Kosta Rica’ya yerleşmiş. Karar vermesinde önemli etkenlerden birisi Kosta Rica’da askeri bir ordunun bulunmaması olmuş. Neyse biraz muhabbetten sonra Mehmet Bey izin isteyip başka bir masadaki misafirinin yanına geçiyor. Biz de Marek’e sanki biz yapmışız gibi tek tek anlata anlata mezeleri ve rakıyı tattırıyoruz. İşiyle de ilgili olduğu için belki de yeme içme- farklı tatlar konusunda meraklı bir adam Marek, en çok kısırı beğeniyor. Keyifli bir akşamın sonunu Mehmet Bey’in bağlamasıyla bitiriyoruz. Kosta Rica’da bağlamayla Ezginin Günlüğü dinlemek de varmış : )

Playa Coco

Playa Coco

Playa Coco

Playa Coco

San Jose sokakları

San Jose sokakları

Marek ve Melissa'nın ortanca oğlu ve bizim oğlan oyun oynuyor :)

Oyun zamanı

kaldığımız evin yaşlı sakini

kaldığımız evin yaşlı sakini

özlediğimiz tatlar

özlediğimiz tatlar

bağlamada Mehmet Bey

bağlamada Mehmet Bey

Ertesi gün hafta sonları şehirde kurulan ve Marek’lerin de satış yaptığı organik pazara gidiyoruz. Marek ve Melissa’nın ev ve restoran için üretim yaptıkları kendi çiftlikleri var, aynı zamanda bizdeki cezeryeye benzer organik meyveli tatlılar yapıp satıyorlar. Organik Pazar,  bahar şenliği gibi bir ortam; yeme içme, canlı müzik ve keyifli insanlarla dolu. Pazardan ayrıldıktan sonra da şehri dolanıyoruz. Hava ne güzel burda yaa!

organik pazar

organik pazar

Organik pazar

Organik pazardan

organik çikolatalar

organik çikolatalar

San Jose

San Jose sokaklarından

San Jose'de bir fotoğraf sergisinden

San Jose’de bir fotoğraf sergisinden

Costa Rica Ulusal Müzesinden

Costa Rica Ulusal Müzesinden / “paket” şeklinde gömülmüş insan kemikleri

Costa Rica Ulusal Müzesinden

Costa Rica Ulusal Müzesinden

San Jose’den ayrılırken eşyalarımızın büyük kısmını Marek’in evinde bırakıyoruz. Sırada Monteverde var. Kosta Rica’da genel bir pahalılık olsa da otobüs fiyatları gayet makul ama sınırlı sayıda otobüs var. Mesela San Jose- Monte Verde arası günde 2 ya da 3 tane otobüs var, o yüzden saatleri öğrenip hareket etmek gerek bu ülkede. Sabah erken saatteki otobüse binip Monteverde’ye ulaşıyoruz. Çok acayip bir hava vardı otobüsten indiğimizde, yağmur yağmıyor uçuşuyor, deli bir rüzgar ama ortalık pırıl pırıl güneş. Sezon dışı olduğu için ortalık çok sakin, hosteller boş biz de beğendiğimiz yerden yapıyoruz pazarlığımızı. Hostel Santa Elena’da 4 kişilik paylaşımlı odaya kahvaltı dahil kişi başı 10$ veriyoruz, zaten bizden başka kimse de yok odada. Burada yapılabilecek çok aktivite var, ertesi günümüz için canopy tur satın alıyoruz. Bu tur 1590 metre uzunluğu ile Latin Amerika’nın en uzun ziplininde süpermen uçuşu, tarzan atlayışı gibi aktiviteleri kapsıyor. Adrenalini en yüksek olan tarzan atlayışı, 45 metreden boşluğa atlanıyor. Yaklaşık 3 saat süren bu aktiviteler kişi başı 40$ ve her kuruşuna değiyor!

uçuş öncesi

uçuş öncesi

süpermen uçuşu

süpermen uçuşu

uçan bıyıklı

uçan bıyıklı

:)

:)

Ertesi gün bulut ormanlarında yürüyüş yapmayı planlıyoruz. Bölgede 2 tane milli par var bir tanesi Monteverde Cloud Forest Reserve , diğeri de Reserve Bosque Nuboso Santa Elena. Hosteldeki kadının dediğine göre ikisi de aynıymış, biz de ilk servisi Nuboso’ya bulduğumuz için oraya gidiyoruz. Belli saatlerde çalışan shutle’lar var, gidiş dönüş kişi başı 4$. Milli park giriş ücreti kişi başı 8$. Buraya kadar her şey yolunda ama saçma bir durum var ki yağmur yağıyor ve biz yanımıza pançolarımızı almamışız! Aylardır yanımızda taşıdığımız su geçirmez pantolonları da giymemişiz! Yağmur sezonunda gelip bulut ormanında yürüyüşe çıkarken yaptığımız bu hareketin mantıklı bir açıklaması yok tabi! You know nothing John Snow yani! Sonuç olarak yürüyüşümüzü yapıp sular seller içinde geri dönüyoruz, neyse ki hostelde şömine var yoksa o ayakkabıların kuruması imkansızdı.

Bulut ormanlarında yürüyüş

Bulut ormanlarında yürüyüş başlangıcı

DCIM100GOPROG0152195.

bulut ormanları yürüyüşü

DCIM100GOPROG0092145.

yağmurdan korunma çabaları

hostelin şöminesi

hostelin şöminesi

Monteverde’den sonraki durağımız La Fortuna. Burası harita üzerinde çok yakın görünüyor ama ulaşım sadece Arenal Gölü’nün etrafından Tilaran aktarması ile var. İlk önce saçma gelen bu durumdan daha sonra memnun kalıyoruz çünkü gölün etrafındaki yol çok güzel. La Fortuna’daki konaklama yerimiz Hostel Chillout, oda fiyatı 14$.  Burada da düşük sezon durumu var ama Monteverde’ye göre daha büyük ve hareketli bir yer. Bu bölge özellikle Volkan Arenal ve termal sularıyla ünlü. Her daim etrafını saran bulutlardan dolayı Volkan Arenal’in ihtişamını biz pek göremedik ama etrafındaki doğa bize yetti. Termal sulara gelince tahmin edileceği üzere neredeyse tamamını oteller kapatmış, sadece Tabacon tarafında bir kısım var herhangi bir işletmesi ya da giriş ücreti olmayan, biz de oraya gidiyoruz. Nasıl desem, etrafta iguanalarla yağmur altında sıcak bir derede yüzmek gibi bişeydi. Rüya mıydı neydi?

DCIM100GOPROG0252457.

Arenal Gölü / yolculuk sırasında

göl çevresinde bol yağmulu yürüyüşlerin molası

göl çevresinde bol yağmulu yürüyüşlerin molası

termal dere

termal dere

yemekte patates salatası var :)

yemekte patates salatası var :)

en tatlı hayvan tembel hayvan!

en tatlı hayvan tembel hayvan!

güneşlenen kertenkele

güneşlenen kertenkele

dere kenarında iguana

dere kenarında iguana

akbaba

akbaba görünümlü hindi

çalışkan karıncalar

çalışkan karıncalar

La Fortuna’dan sonra nereye gideceğimizi de pek planlamadan düşüyoruz yola. Büyük çantalarımızın yanımızda olmaması epey hareket özgürlüğü sağlıyor, o köy senin bu dağ benim beğendiğimiz yere gidiyoruz. Civardaki yerleşim yerleri çok küçük, pek çoğunda hostel yok o yüzden tek hosteli bulunan Grecia’ya kadar gidip geceyi orada geçiriyoruz. Ertesi gün planımız Volkan Poas’ı görmek. Burası 1.6 km çapıyla dünyanın en geniş krater ağızlı aktif yanardağı ve hemen yanında da krater gölü Botos var. Grecia’dan birkaç otobüs aktarması ve uzun bir yürüyüşle gitmek mümkün lakin ilk bindiğimiz otobüs kısa süre sonra arıza yapıyor. Biz de inip otostop çekiyoruz ve bizi alan Eddy adlı bir Kosta Ricalı, kendi yoluyla alakası olmamasına rağmen Mili Parkın arabayla gidilebilecek son noktasına kadar bırakıyor bizi. Çok duygusal ve mahçup oluyoruz bu gibi durumlarda. ve umutlu..

civardaki köylerden biri

civardaki köylerden biri

yolculuk

yolculuk

yağmura doyduk : )

yağmura doyduk : )

Grecia'da kaldığımız hostel

Grecia’da kaldığımız hostel odası

hostelde ziyafet

hostelde ziyafet

Grecia Kilisesi

Grecia Kilisesi

Eddy ve oğlu

Eddy ve oğlu

Volkan Poas

Volkan Poas

Volkan Poas

Volkan Poas

Poas'ın komşusu krater gölü

Botos krater gölü

Bundan sonraki planımız San Jose’ye gidip çantalarımızı almak ve Karayip kıyılarında bulunan Puerto Viejo’ ya geçmek. Marek’lerin evinde başka bir misafir olduğu için San Jose’deki son gecemizi hostelde geçiriyoruz. Karayip hayalleri içindeyken aklımıza ülkeye girerken aldığımız Nikaragua’ya dönüş biletimiz geliyor. Tamamen unutmuşuz! Neyse diyoruz nasıl olsa Tica Bus tüm Orta Amerika’da var, biletimizi Panama’da kullanırız. (Bu düşüncelerin referans noktası kamil koç bence!) Tabi bunu yapıp yapamayacağımızı öğrenmek lazım, firmanın online desteğiyle görüşünce biletinizi terminale gidip değiştirmeniz gerek diyorlar. Ertesi sabah eşyalarımızı alıp Tica Bus terminaline gidiyoruz, evet değiştirebilirmişiz ama sadece ülkeler arası hizmet verdikleri için Panama içinde kullanamazmışız. Firma yetkililerinden birisi çok komik bir adamdı, bu biletin 10 yıl geçerliliği var istediğiniz zaman kullanın diyor. Kardeş biz Türkiye’de yaşıyoruz daha da buralara kolay kolay gelemeyiz diyoruz, yok yok gelirsiniz diyor ısrarla : ) Ve orada bir karar vermemiz gerek, ya Karayip kıyılarına gidip biletimizi önümüzdeki 10 yıl içinde belki tekrar geliriz diye saklamak ya da basıp Panama City’e gitmek. Ve sonuç; hoşça kal Kosta Rica!