Palenque- Bonampak (Chiapas) / Meksika

San Cristobal günlerimize ara verip eşyalarımızın büyük kısmını Kjellgilin evinde bırakıyoruz ve Palenque’ye doğru yol alıyoruz:) Yol da yol ama! (Oaxaca-Zipolite yolu kadar korkunç değil gerçi) Emadur (mide bulantısı için ilaç) aldım yolun tamamına yetmedi ki yol 6 saat falan. Dönüşte elimde az sayıda olan anti-m (mide bulantısı için daha etkili bir ilaç) almak şart! Ben bu ızdıraplar içindeyken Ali’de yolda okuyor, yazıyor, çekirge yapıyor ama virajlar ona banamısın demiyor!

San Cristobal - Palenque Yolundan kesitler!

San Cristobal – Palenque Yolundan kesitler/ olmaz olsun böyle yol!

olmaz olsun böyle yol!

Oaxaca-Zipolite yolu / böyle bi yol olur mu yaa!!?

Palenque ve Bonampak’a 3 gün ayırıyoruz. İlk gün piramitlere gidiyoruz; yağmur ormanlarının arasında harika bir antik kent. Antik kentin içinde bir de küçük şelale var. Gördüğümüz tüm piramitler çok etkileyiciydi ama sanırım yeşilin içinde olduğu için Palenque Piramitleri daha da bir güzel. Rehber kitabımızda yazdığına göre harabelerin gördüğümüz kısmı kentin sadece %35 lik bölümüymüş.

Küçük bir şehir olan Palenque sokaklarından bir fotoğraf

Küçücük bir şehir olan Palenque sokaklarından bir fotoğraf

Palenque Antik Kenti

Palenque Antik Kenti

Palenque Antik Kenti

Palenque Antik Kenti

Palenque Antik Kenti / mantarlar

Palenque Antik Kenti / mantarlar

DCIM100GOPROGOPR1268.

Piramit hatırası

piramit manzaralı iguana : )

piramit manzaralı iguana : )

Palenque harabelerindeki müzeden

Palenque harabelerindeki müzeden

Palenque harebelerindeki müzeden

Palenque harebelerindeki müzeden

Palenque’de görülmesi gereken bir diğer güzellik Agua Azul. Sabah erkenden hazırlanıp çıkıyoruz ve tüm günümüzü geçiriyoruz burada. Dönüşte otostop çekiyoruz ve Macar 2 amca alıyor bizi. Bir tanesi Meksika’da yaşıyormuş uzun yıllardır. Meyveleri acı sosla yiyecek kadar Meksikalı olmuş artık.

Agua Azul

Agua Azul

20150304_215520

Agua Azul

Agua Azul

Agua Azul

Agua Azul

Agua Azul

Agua Azul'de bir vosvos : )

Agua Azul’de bir vosvos : )

!

!

Agua Azul

Agua Azul

Agua Azul'de bir tarzan

Agua Azul’de bir tarzan

zapatista t-shirtleri

zapatista t-shirtleri

Agua Azul

Agua Azul

Macar amcalarla yolda meyve molası

Macar amcalarla yolda meyve molası

Şimdi sıra geldi Bonampak’a nasıl gideriz kısmına. Bu kısımla ilgili internette pek bilgi bulamadığımız için detaylıca anlatmak istiyorum nasıl gittiğimizi. Turlar kişi başı 650 peso civarında yani çok pahalı. Kendi kendimize nasıl gideriz, ne olur ne biter diye araştırırken saat oluyor akşam 11 ve haliyle tur falan ayarlayamıyoruz. Sabah erkenden kalkıp araç bakınıyoruz ve Bonampak’a 8-10 km mesafede yer alan San Javier’e gitmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Aracın saat 10’da kalkacağını söylüyorlar ve bu da 2 saatten fazla beklemek demek. Anayola çıkıp otostopla şansımızı deneyelim diyoruz. Otostop konusunda değil ama kahvaltı konusunda şansımız iyi gidiyor ve benzinliğin orada çok lezzetli tacocu buluyoruz. Epey yol kenarlarında takıldıktan sonra kuzu kuzu şehre dönüp saat 10’daki araca biniyoruz. Yol inanılmaz güzel, tam da araç kiralayıp gezmelik. Bu arada giderken de gelirken de hem polis tarafından hem de komünler tarafından pek çok kez durduruluyor aracımız ve aranıyoruz. Yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra San Javier’e geliyoruz. Bonampak’a doğru giden yolun orada bir kulübe var ve içindeki kadın 20 şer peso vermeden yol vermiyor bize. Ortalıkta pek araç yok, bir tane taksi geliyor ve 200 pesoya götürüp geri getireceğini söylüyor. Cık, kabul etmiyoruz, başlıyoruz yürümeye. 2-3 km kadar yürüyoruz. Ne bir araç geçiyor ne bir insan var ortalıkta. Yol sağlı sollu bildiğin balta girmemiş orman. Sonra yol kenarında bir vosvos görüyoruz genç şoförüyle birlikte. Bonampak’a götürmek, 1 saat beklemek ve dönüşte geri getirmek üzere 100 pesoya anlaşıyoruz ya da anlaştığımızı sanıyoruz. Harabelerin oraya geldiğimiz zaman çocuk paranın tamamını istiyor, biz de bırakıp gitme ihtimaline karşı hepsini vermek istemiyoruz haliyle. Öyleydi böyleydi derken 50 peso verdikten sonra söylenerek gidiyor çocuk. Ve Bonampak’dayız! Antik kente girmeden önce yine giriş ücreti ödüyoruz kişi başı 52 peso. Bizden ve müze görevlisinden başka kimsecikler yok. Buraya özellikle gelmemizi Kjell önerdi, çünkü Bonampak’da mayalardan kalma orijinal renklerini hala koruyan kalıntılar ve resimler bulunuyor. Bonampak keşfedilene kadar mayaların sadece yıldızlar, kuşlar, böcekler, çiçekler vs. ile uğraşan bir toplum olduğu sanılıyormuş. Bonampak’daki resimlerden, aslında onların da oldukça vahşi ve şiddet içerikli ritüelleri olduğu anlaşılmış. Mesela mayalarda da kan akıtmanın kutsal olduğu; din adamlarının dillerini, ellerini ve penislerini keserek tanrı için kan akıtma ve insan kurban etme ritüellerinin olduğu Bonampak’daki çizimlerden anlaşılmış. Kanları ateşin üzerine akıtarak çıkan dumandan tanrıların memnun olup olmadığını anlıyor ve gelecekle ilgili yorumlar yapılıyormuş. Piramitlerin ve yağmur ormanlarının tadını iyice çıkarıyoruz, antik kent kapatmış gibiyiz : ) Çıkışa doğru yürüdüğümüzde vosvoslu çocuk tabi ki ortalıkta yok. Yine başlıyoruz yürümeye. 4- 5 km yürüdükten sonra bir araba geliyor nihayet ve 50 pesoya bizi San Javier’e geri götürüyor. Oradan Palenque’ye giden bir dolmuşa biniyoruz. Sonuç olarak tur olmadan da Bonampak’a gitmek zor da olsa mümkün.Turla gitmenin avantajı aynı zamanda Yaxchilan’ı görmek olabilir.

sabah kahvaltısında taco var

sabah kahvaltısında taco var

yolda bulduğumuz vosvos

yolda bulduğumuz vosvos

Bonampak harabeleri

Bonampak harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak Harabeleri

Bonampak  / Lacandon yağmur ormanları

Bonampak / Lacandon yağmur ormanları

20150305_220847

Bonampak / Lacandon yağmur ormanları

Ertesi sabah 9:30 otobüsüne biletimizi alıyoruz San Cristobal için. Gelirken Kjell ve Rosario gece yolculuğu yapmamamızı önermiş ama biz çoktan biletimizi aldığımız için gece gelmiştik. Bu defa onları dinliyoruz, ne olur ne olmaz. Anti-m ile yol gayet iyi geçiyor : ) San Cristobal’e vardığımızda yine bir evimize gelmişlik hissi var üstümüzde. Son kez dolanıyoruz sokakları, akşam eve giderken mezdeke müzikleri duyuyoruz bir yerlerden. Sesin geldiği yere gittiğimizde okul gösterisi olabileceğini tahmin ettiğimiz bir salonda hem yetişkin hem de çocuk grubunun oryantal danslarını izliyoruz. Bir an bi dakka yaa nerdeyiz biz hissi yaşasak da güzel bir sürprizdi. Oradan çıktıktan sonra yol üstünde başka bir etkinliğe denk geliyoruz, önce çok eğlenceli bir dans üstüne de Meksika’nın İbrahim Sadri’sinden bir şiir : ) Ahh Chiapas…

Bu arada her ne kadar denk gelemesek de Meksika’nın Ölüler Gününden söz etmeden geçmeyelim. Meksika’da her yıl Kasım ayının başında kutlanan ölüler günü dünyada içinde “ölüm” barındıran ama üzüntü ya da yas içermeyen tek kutlama sanıyorum. İnsanların ölmüş olan yakınlarının sevdikleri yemekleri hazırladıkları, mezarlarının başında en sevdikleri şarkıları çaldırdıkları; ölen yakınlarının o gün onlarla birlikte olduğuna inandıkları son derece sıra dışı ve renkli bir kutlama ölüler günü. Yaşam ve ölümün bir arada olduğunu hatırlatması açısından görülmeye değer sanırım. Biz bu sefer denk gelemedik belki başka sefere.. Gerçi sevgili Lale ve İlker çok güzel anlatmışlar, görmüş kadar olduk biz de : ) Şu linklerden okuyabilirsiniz;

https://1a1e.wordpress.com/2015/02/22/san-cristobal-de-las-casas-meksika/

http://birdunyaturu.com/post/107999566749/san-cristobal-de-las-casas-meksika

Ölüler Günü afişi

Ölüler Günü afişi

Yemek yediğimiz bir yerde ölüler gününden kalma bir köşe

Yemek yediğimiz bir yerde ölüler gününden kalma sunak

Çok severek yaklaşık 40 gün kaldığımız Meksika’dan sonra Guatemala’ya gitme vakti geldi. Rengarenk giysileri, ufacık tefecik bedenleri, emekleri ve güzellikleriyle aklımızdan çıkmayacak Meksikalı kadınlar için bir şiirle veda ediyoruz Meksika’ya..

AZTEK KADINI

Yürür ırmak kıyısında, çıplak, sağlıklı, yeni yıkanmış, yeni

doğmuş geceden. Yazdan derlenmiş mücevherler yanar

göğsünde. Yanardağın ağzında büyür mavi, neredeyse kara

ot, kurumuş ot, örterek dişiliğini. Karnında kanatlarını açar

bir kartal, iki bayrak sarılır birbirine ve su dinlenir. Çok

uzaklardan gelir, o nemli ülkeden. Çok az kimse gördü onu.

Gizini açıklıyorum size: Gündüzleri, bir taştır yolun

kıyısında; geceleri, bir ırmak, akar erkeğin yanında.

Octavio PAZ

Çeviri: Ali Cengizkan

San Cristobal De Las Casas / Meksika

Zipolite’den sonra Chiapas eyaletinin şehirlerinden biri olan San Cristobal De Las Casas’dayız. Her ikisi de Antropolog olan Alman Kjell ve Meksikalı Rosario çiftinin evinde bir odaya 1 haftalığına yerleşiyoruz. Kjell aynı zamanda psikoloji eğitimi almış. 7 yıldır Meksika’da yaşıyormuş ve özel çalışma alanı Mayalar. Şu an üzerinde çalıştığı proje mayaların ölmek üzere olan dillerinden birisi; Mocho. Bu dili konuşan çok az kişi kalmış ve hepsi de 70 yaşın üstündeymiş. 7 dil bilen (sadece anlayabildikleri hariç) Kjell; 1 ayda yeni bir dil öğrenebiliyorum, o zaman bu dil neden ölsün ki diyerek bu dili öğrenmek isteyen gönüllülerle birlikte yürüteceği bir proje üzerinde çalışıyor. Annesi bir zamanlar bir Türkle kısa süreli bir evlilik yaptığı için Türkiye hakkında da bilgi sahibi olan Kjell’in, Türkçe’yi de anladığından şüpheleniyoruz ve yanlarında apır sapır konuşmuyoruz : )  Bu harika çiftin 2 tane de çocukları var. Galileo 7 yaşında ve şimdiden 3 dili anadili gibi konuşabiliyor! Julian henüz 3 aylık bir tosun. Rosario’nun söylediğine göre dünyada obez çocuk oranının en yüksek olduğu ülke Meksikaymış. Bizim genel gözlemimiz de bunu destekliyor açıkçası. Evde yaşayan bir diğer kişi ise Margarita. Julian’ın bakımına yardımcı olan bir maya abla. Margarita hiç konuşmuyor, gülmüyor ve çoğunlukla tepkisiz. Bunun Mayaların genel özelliği olduğunu söylüyor Kjell ve Rosaria; çok gerekmedikçe konuşmaz ve pek gülmezlermiş. Kaldığımız süre içinde bunu biraz kırıyoruz ve ara ara gülümsüyor bize Margarita. Kjell ve Rosario evlerinin bahçesine ekolojik bir ev ve temezcal yaptırıyor. Temezcal yerlilerin kullandığı, ruhsal ve bedensel arınma sağladığına inanılan buhar banyosu ve sauna sistemine benzer bir kullanımı var. Bu güzel işleri yapan Usta Cato; 10 yıl bisikletle dünyayı gezmiş bir adam ve ustalık onlarca mesleğinden sadece 1 tanesi. Ekolojik ev yapımını da Nepal’de öğrenmiş.

Kjell ve tosun Julian

Kjell ve tosun Julian

20150303_030429

Galileo, Margarita ve Cato

Geleneksel Meksika yemeklerinden olan "tamal" patisi :)

Geleneksel Meksika yemeklerinden olan “tamal” partisi :)

San Cristobal maya kültürünün en çok hissedildiği şehirlerden biri. Yerel kıyafetler çok renkli ve çok güzel. Köylerde yaşayan ve yaptığı el işlerini satmaya gelen pek çok kadın görüyoruz etrafta ve kadın sayısının 2 katı kadar da çocuk – bebek! Karşıdan gelen bir kadının yanında yürüyen bir çocuk varsa %90 bir tane de sırtında var! Evdeki sohbetlerimizin birinde Kjell bu durumu şöyle yorumlamıştı; fasülye cinslerinden bir tanesinin ezilerek çayı yapılıyormuş. Aynı zamanda afrodizyak etkisi olan bu çay da mayalar tarafından çok fazla tüketiliyormuş : ) Fasulyenin kerametini bilemiyoruz ama mayaların giderek çoğaldığı kesin.

San Cristobal Sokakları

San Cristobal Sokakları

küçük maya

küçük maya

maya teyze

maya teyze

pazarda bir tezgah

pazarda bir tezgah

kucağında çocuğu ve sırtında tezgahıyla bir maya

kucağında çocuğu ve sırtında tezgahı

San Cristobal'de bir duvar resmi

San Cristobal’de bir duvar resmi

şehir tiyatrosundan yerel kostüm örnekleri

şehir tiyatrosundan yerel kostüm örnekleri

vosvos cenneti San Cristobal

vosvos cenneti San Cristobal

San Cristobal

San Cristobal

San Cristobal'de kayıp 43 öğrenci için protestolar sürüyor

Kayıp 43 öğrencinin resimlerinin asılı olduğu bir duvar

IMG_6252

San Cristobal’de kayıp 43 öğrenci için protestolar sürüyor

San Cristobal etrafında görülmeye değer pek çok doğal güzellik var. Bunlardan bir tanesi turkuaz renginde ve en büyüğü 80 metre olan Chiflon Şelaleleri. Buraya turla gitmek en kolay yol sanırım çünkü turun içinde Montebella göller bölgesi de var ve 1 tanesi de Guatemala-Meksika sınırı olan 5 farklı göl görülebiliyor. Yollar çoğunlukla bozuk çünkü Zapatista bölgesinden geçerek gidiyoruz. Bölgedeki doğal güzelliklerden bir tanesi de 45 dakikalık bir mesafede bulunan ve Chiapas De Corzo şehrinden bota binerek gezebileceğiniz Kanyon Del Sumidero. Buraya turla gitmeye gerek yok, mesafe oldukça yakın ve ulaşım kolay. Nehir kıyısına kurulmuş olan Chiapas De Corzo da gezilebilecek güzel bir şehir. Botla kanyonda giderken kollarımı sarkıtıp goproyla fotoğraf denemeleri yapıyorum suyun içinde. Biraz sonra kaptan duruyor ve yüzmekte olan timsahı gösteriyor! Daha da parmağımı bile sokmuyorum!

Zapatista Köyü

Zapatista Köyü

yolculuk manzaraları

yolculuk manzaraları

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

Chiflon

göller bölgesinden bir göl

göller bölgesinden

göller bölgesinden

göller bölgesinden

Montebella hatırası :)

Montebella hatırası :)

Montebella

Montebella

Guatemala-Meksika sınırı

Guatemala-Meksika sınırı

iguana :)

iguana :)

tropik meyve molası

tropik meyve molası

kanyonda yüzen timsah

kanyonda yüzen timsah

Kanyon

Kanyon Del Sumidero

Kanyon De Simudero

Kanyon Del Sumidero

Kanyon Del Sumidero

Kanyon Del Sumidero

San Cristobal’de mutlaka yapılması gereken bir diğer şey “Na Bolom” adlı müzeyi gezmek. Burası aynı zamanda bir otel ve çok güzel bir bahçesi (hatta ormanı diyebiliriz) var. Yalnız girişte genç bir çocuk 45 peso aldı bizden ve ne makbuz verdi ne bilet! Sorduğumuzda da kalmadı yanıtını aldık. Sağlık olsun :)

Na Bolom Müzesinden

Na Bolom Müzesinden

Na Bolom Müzesinden

Na Bolom Müzesinden

Na Bolom Kütüphanesi

Na Bolom Kütüphanesi

Na Bolom'un bahçesinden

Na Bolom’un bahçesinden

Chamula Köyü ve San Juan Chamula Kilisesi!

Ve Meksika’dan en aklımızda kalacak olan yer Chamula Köyü! San Cristobal’den collectivo adlı dolmuşlara binip kolaylıkla ulaşılabilen bu köy ve özellikle köy meydanında bulunan San Juan Chamula Kilisesi film setinden farksız. Chamula özerk bir köy ve kendi kanunlarına daha doğrusu normlarına göre yaşıyorlar. Köyün meydanına doğru yürürken pazar başlıyor, insanlar yine çok renkli. Chiapas bölgesindeki fotoğraf ve video çekilmesine yönelik tepkiler bu köyde çok daha katı. İnanışlarına göre fotoğraflarının çekilmesi ruhlarını kirletiyormuş. Köyde birbirimizin fotoğrafını çeker gibi yapıp onları rahatsız etmeden fotoğraf çekmek nispeten mümkün ama San Juan Chamula Kilisesinde bu iş hayat memat meselesi. Kiliseye girerken bilal’e anlatır gibi anlatıyorlar fotoğraf çekmenin yasak olduğunu; çekerseniz makinenizi elinizden alabilirler diye gözdağı da var. Şimdi hayal edin; kiliseye giriyorsunuz yerler yeşil çam iğneleriyle dolu. Oturmak için herhangi bir bank ya da sandalye yok, insanların bir kısmı ayakta bir kısmı yerlerde oturuyor. İçeride yüzlerce mum (reçineli özel mum) yanıyor ve haliyle hafif dumanlı bir hava var. 5-6 kişilik bir orkestra var ortada ve biraz içip biraz çalıyorlar. Sol tarafa baktığınızda aziz figürlerinin önünde oturmuş dua eden teyzeyi görüyorsunuz elinde bir tavukla! İnanışlarına göre canlı tavuğu vücudunda gezdirince kötü ruhlar tavuğa geçiyor ve artık kötü ruhlu hale gelen tavuk boynu koparılarak öldürülüyor. Tavuk alamayanlar için aynı işlem yumurta ile de yapılabiliyor. Yine kilisenin orta yerinde kasa kasa kola vb gazlı içecek var ve durmadan tüketiliyor. Bunun sebebi de geğirerek kötü ruhları dışarı çıkarmak! Duvar kenarlarında bulunan her bir aziz figürünün ayrı bir sorun çözme işlevi var ve sorunlarının türüne göre aziz seçilip önünde dua ediliyor. Tüm bu olan bitenin dışında  elinizde fotoğraf makinesi  olup olmadığını kontrol etmek için sürekli elinize bakan insanlar var içeride. 1 saatten fazla kalıyoruz kilisede, o kadar çok uyaran var ki bak bak bitmiyor! Gördüklerimizle yetinmeyip az biraz adrenalinle 2 kısa video ve 1 fotoğraf çekiyoruz çünkü San Juan Chamula şu ana kadar gördüğümüz en çarpıcı yer!

San Juan Chamula

San Juan Chamula

Chamula

Chamula

Chamula

Chamula

Chamula

Chamula

Chamula köyünden çıktıktan sonra hem gördüklerimizi sindirmek hem de biraz yürüyüş yapmak için Zinacantan köyüne doğru yol alıyoruz. Zinacantan sapağına kadar yol yürümek için idare eder ama sapaktan sonra çok güzelleşiyor. Öyle ki ormanın güzelliğine kapılıp Zinacantan yerine bizdeki yayla evlerine benzer bir yerleşimi olan başka bir köye varıyoruz. Hava kapalı ve ara ara hafif yağmur yağıyor. Bugün daha güzel olamazdı!

Chamula Zinacantan arasında bir yer : )

Chamula Zinacantan arasında bir yer : )

doğa mis

yollar mis

:)

:)

San Cristobal günlerimize 3 günlüğüne ara verip Palenque’ye geçiyoruz. Bonampak ve Palenque ayrı bir blog yazısını hakettiği için son Meksika yazısını onlara saklıyoruz.

Oaxaca, Mazunte-Zipolite / Meksika

Oaxaca yolculuğumuz boyunca gördüğümüz kovboy görünümlü çiftçiler ve kaktüs ormanları Meksika’da olduğumuzu iyice hissettiriyor. Yolculuğun ilk 2 saatinde bir rock konserinin kaydını izliyor ve dinliyoruz son ses, şoförümüz çok çılgın. üstüne de önce Prenses Diana’nın hayatını anlatan film sonra da human body tadında bir belgesel ve inmemize yakın da Hitler’i anlatan bir belgeselle şaşırtıyor bizi otobüs firmamız. Oaxaca’ya vardığımızda odasını 3 günlüğüne kiralamış olduğumuz Meksikalı bir ailenin evine yerleşiyoruz ve dışarı atıyoruz kendimizi. Şehir tipik kolonyal tarzıyla Trinidad’ı anımsatıyor. Şehrin meydanına gittiğimizde onlarca çadırın kurulu olduğunu görüyoruz, 2014 Eylül ayında öldürülen 43 öğrenci için hala devam eden protestolar var ve meydan işgal edilmiş durumda. Meksika’da her yıl Eylül ayında devlet tarafından açıklanan bütçelerin eğitime ayrılan kısmının yetersizliğini protesto eden eğitim fakültesi öğrencilerinden 6 tanesi geçtiğimiz Eylül ayında polis tarafından öldürülmüş. Bunun üzerine gösteriler halkın da desteğiyle yoğunluk kazanmış. Daha sonra polis tarafından gözaltına alınıp kayıp olarak nitelendirilen 43 öğrencinin cesetleri yanmış olarak bulunmuş. Tüm ülkeye yayılan protesto gösterileri nedeniyle federal polis tarafından yapılan araştırmalar sonucunda, gözaltını gerçekleştiren Guerrero eyalet polisinin öğrencilerin bir kısmını öldürdüğü ve tamamını uyuşturucu çetelerine teslim ettiği yakalanan uyuşturucu çete üyelerinin durumu itiraf etmesiyle anlaşılmış. Olayların tam olarak aydınlatılmasını isteyen halk halen protesto gösterilerine devam ediyor.

20150212_015330

Öldürülen 43 öğrencinin fotoğrafları

Oaxaca

Oaxaca

20150212_015435

Oaxaca

IMG_5809

Oaxaca

20150212_233131

İç süslemelerinde 60 bin levha altın kullanılmış olan Santo Domingo Kilisesi

IMG_5821

ve iç süslemeleriyle Santo Domingo

20150213_020135

Oaxaca sokaklarından

Oaxaca çarşısı

Oaxaca çarşısından

grafiti / Oaxaca

sokağımızdan bir grafiti / Oaxaca

Oaxaca mezcali, kahvesi ve çikolatasıyla ünlü bir şehir. Mezcalin ham maddesi olan agave bitkisini burada çokça görmek mümkün. Olmec ve Zapotec egemenlikleri görmüş olan Monte Alban Antik Kenti de şehre yarım saatlik mesafede.

20150212_223203

Kakao çekirdekleri

20150212_233650-001

mezcal yapımında kullanılan bitki: agave

Monte Alban

Monte Alban

Monte Alban Antik Kenti

Monte Alban Antik Kenti

pamuk ağacı / Monte Alban

pamuk ağacı / Monte Alban

Monte Alban hatırası

Monte Alban hatırası

Monte Alban

Monte Alban

Oaxaca’nın bir diğer özelliği de dünyanın en büyük ağacı olan Arbol Tule’ye ev sahipliği yapması. Şehre 12 km uzaklıkta bulunan El Tule köyünde yaklaşık 42 metre çapı, 40 metre yüksekliği,14 metre gövde kalınlığı ve 2000 yıllık geçmişiyle kök salmaya devam etmekte Tule ağacı. Etrafını demir parmaklıklarla çevirmişler ki insanoğlu zarar vermesin.

Albor Tule

Albor Tule

Oaxaca’ya yolu düşecekler için Mariscos La Red adlı balık restoranını şiddetle tavsiye ediyoruz.  Bir cumartesi kalabalığında ismimizi listeye yazdırıp bir süre bekledikten sonra içeri girebildiğimiz balıkçıda 39 pesoya çok lezzetli taco balık yiyebilirsiniz. Ayrıca Oaxaca’da kebapçıların olduğu kapalı bir Pazar yeri de mevcut.

Taco balık : )

Taco balık : )

Oaxaca kebapçısından

Oaxaca kebapçısından

mezcal mezesi kurtcuklar ve yanında yenilen portakal için kurtlu baharat sosu

mezcal mezesi kurtcuklar ve yanında yenilen portakal için kurtlu baharat sosu

Meksikalı insanların temizlik alışkanlıklarına ilişkin gözlemlerimiz Mexico City’den sonra Oxacada da benzerlik gösteriyor. Ekmekler ya poşetlerde satılıyor ya da maşayla alabiliyorsunuz. Bizim gibi dokunma alışkanlığı yaygın olan bir kültürden geliyorsanız, kuru mu acaba diye ellediğiniz ekmekten dolayı azarınızı yiyorsunuz. O tezgahların toplandıktan sonra nasıl pırıl pırıl temizlendiğine çok defa tanık olduk. Neymiş; temizlik sadece imandan gelmiyormuş :)

Ekmek tezgahı

Ekmek tezgahı

tipik yemek tezgahı

tipik yemek tezgahı

Oaxaca’dan sonra korkunç bir otobüs yolculuğuyla San Pedro Pochutla’ya gidiyoruz. Yol o kadar virajlı ve şoförümüz o kadar kötü ki o kadar olur. Siz siz olun ilaçsız ve poşetsiz bu yolculuğa çıkmayın! Pochutla’dan Mazunte adlı koya gidiyoruz ki bizim Fethiye-Kabak Koyu’nun çok benzeri bir popülasyona sahip. Doğa çok güzel ama pek temiz tutulmamış gibi. 2 gün orada kaldıktan sonra çok yakındaki Zipolite plajına gidiyoruz ve çok severek 1 hafta geçiriyoruz burada. Küba’da palmiye yapraklarıyla çekirge yapmayı öğrenen Ali, burada iyice kendini geliştiriyor. Dalgalarıyla boğuşurken çok eğlenceli olan okyanus, sabah erken saatlerde daha da güzel görünüyor. Bundan sonrası seyrinize, San Cristobal’de görüşmek üzere..

el yapımı çekirge

el yapımı çekirge

Mazunte

Mazunte

İguana/ Mazunte

İguana/ Mazunte

okyanus dalgaları / Zipolite

okyanus dalgaları / Zipolite

Zipolite

Zipolite

evimiz / Lo Cosmico

evimiz / Lo Cosmico (günlüğü 50 TL)

Zipolite

Zipolite

Zipolite

Zipolite

Zipolite

Zipolite

Mexico City / Meksika

Meksika’yla birlikte tatil bitiyor ve yolculuk başlıyor. Meksika vizelerimizi gelmeden önce internetten almıştık ama ülkeye giriş yapmadan 1 gün önce yapılması gereken ve ne olduğunu anlayamadığımız bir işlem daha varmış; bu yüzden ülkeye girince ilk Meksika polisiyle tanıştık. Bizi bir süre bekleme salonu gibi bir yere aldılar, bagaj alım yerinin hemen yanında, camdan kedi gibi baktık çantalarımıza. Tüm yolcular bagajlarını alıp gitti sadece bizim çantalarımız kaldı. Görevli geldi ve çantalarımızı muhtemelen kayıp-unutulmuş bagaj kısmına götürmek üzereyken Ekin’le birlikte camın arkasından “heey o çantalar bizim, unutmadık, götürmeyin” gibi şeyler söylemeye çalıştık el kol hareketleriyle. Anlayışlı adammış, bıraktı çantalarımızı olduğu yere. ve biraz sonra işlemlerimizi bitiren polis bizi bıraktı ve ülkeye resmen girmiş olduk.

Türkiye’ye dönmek için 1 haftaları kalan Önder ve Ekin ile Havaalanında ayrılıyoruz. Onlar Meksika’nın güneyine gitmek üzere otobüs terminalinin yolunu tutuyor. Şehirde 4 tane otobüs terminali var, havaalanına en yakın olanı kuzey terminali. (Tapo) 4 gün sonra dönecekler, onlar dönene kadar şehri biraz keşfedip kalacak güzel bir yer bulmayı planlıyoruz.

Şehrin kaosuna  kendimizi bırakmadan önce havaalanından merkeze nasıl gidebileceğimizi soruyoruz birine; en uygun yol (yani ekonomik olarak: ) metrobüs ile gitmek diyor ama biniş kartı olması lazımmış. Çıkarıp cebinden bir kart veriyor, içinde biraz para var ama ne kadar emin değilim diyor, yardımsever Meksikalılarla böyle başlıyor ilişkimiz. Metrobüs sırasında Alman bir kızla tanışıyoruz. O da şehir merkezinde bir hostele gidiyormuş, takılıyoruz peşine. Bolca durak sonra Hidalgo durağında iniyoruz hep beraber. Mexico City metro ve metrobüs ağlarıyla örülü, ayrıca tralaybüs ve şehir içi otobüs hatları var. 12 ayrı metro hattıyla neredeyse şehrin tamamına ulaşabilirsiniz ve fiyatlar gayet uygun. Yol için kişi başı en yüksek 5 peso ödedik, o da 1 TL bile etmiyor. Alman arkadaşımız önceden yaptığı rezervasyon ile odasına giderken bizde başlıyoruz oda fiyatı için pazarlığa. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince resepsiyondaki görevli çok şaşırıyor ve heyecanla kardeşinin 2 yıldır İstanbul’da yaşadığını anlatıyor ve hostele Türkiye’den gelen ilk misafirler olduğumuz için indirim yapıyor. Harika bir hostel değil ama konum olarak 2 günde merkezdeki pek çok yeri gezmemizi sağlıyor.

Meksika paralarından örnekler (Peso)

Meksika paralarından örnekler (Peso)

Meksika'da Milli Piyango biletleri :)

Meksika’da Milli Piyango biletleri :)

Mexico City Metro Hatları

Mexico City Metro Hatları

Devrim Meydanı ve Devrim Müzesi

Mexico City – Devrim Meydanı ve Devrim Müzesi

Aztek İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmış olan Mexico City bugün dünyanın en büyük şehirlerinden biri. Şehir 2.250 metre yüksekte kurulmuş haliyle havasına adapte olmakta zorlanıyoruz. Küba’nın tropikal ikliminden sonra kuru havası ile çarpıyor bizi. Bu aylarda (Ocak-Şubat) kış mevsimi yaşanmakta fakat gündüz güneş oldukça yakıcı. Gün içinde tüm mevsimleri yaşamak mümkün, dağların dışında kar görmek ise mucizevi  bir olay. Uzun yıllardır hiç kar yağmamış Mexico City’ye.

Xochimilco kanalları

Xochimilco kanalları

Xochimilco

Xochimilco

Xochimilco'da denk geldiğimiz dini tören

Xochimilco’da denk geldiğimiz bir dini tören / festival tadında(Dia de la Candelaria)

Dini bir törenden

Dini törenden

Xochimilco sokaklarından

Xochimilco sokaklarından

kanallara yanlış yerden girdiğimiz için bizi kurtarmaya gelen ekip :)

kanallara yanlış yerden girdiğimiz için bizi kurtarmaya gelen ekip :)

Mexico City’de dolanırken kimi zaman kendinizi Avrupa’nın göbeğinde gibi hissediyoruz kimi zaman da Asya’da! İstanbul gibi içinde herşeyi barındıran bir metropol burası ki İstanbul da Mexico City’nin 41 kardeş şehrinden birisiymiş! Meksika’nın İspanyolca, Quechua ve Takalotça olmak üzere 3 farklı resmi dili olsa da, halen konuşulmakta olan 67 faklı dil mevcut imiş. Tabii ya! Biz de neden anlayamıyoruz İspanyolcalarını diyorduk!

Mexico City'de sıradan bir cumartesi

Mexico City’de sıradan bir cumartesi

Juarez Anıtı

Juarez Anıtı

Zocala Meydanı /

Zocala Meydanı / Metropolitana Katedrali

Hostelde geçen 2 gecenin ardından Distrito Federal (DF) – Coyoacan sınırında yaşayan Adrian adlı bir Meksikalının odasını kiralıyoruz. Adresi bulmakta epey zorlanıyoruz taa ki başka bir Meksikalı yardımımıza koşana kadar. Önce yaklaşıp bir yer mi arıyorsunuz diye soruyor, ardından adrese bakıp neresi olduğunu çıkarmaya çalışıyor, son aşamada Adrian’ın telefon numarasını alıyor bizden ve arayıp “burada sizi arayan 2 kişi var” diyor, 2 dakika içinde Adrian geliyor. Bu olayın benzerlerini pek çok defa yaşıyoruz Meksika’da, tecrübeyle sabittir Meksikalı insanlar gerçekten çok yardımsever.

Zocalo Meydanı

Zocalo Meydanı

Mafya arabası değil; kiralık gelin arabası :)

Mafya arabası değil; kiralık gelin arabası

Mexico City’nin en ünlü meydanlarından bir tanesi de Mariachilerin mekanı olan Garibaldi Meydanı. Tequila ve Mezcal Müzesi de bu meydanda aynı zamanda ve akşam ziyaretlerine açık. Seyyar müzisyen Mariachiler yöresel kıyafetleri, geniş şapkaları ve harika müzikleriyle tüm meydanı kaplamışlar. Meydanın hemen yanında çok eğlenceli mekanlar da var ki bir tanesi “Guadalajara de Noche” ve müzisyenleri gerçekten çok başarılı, yolu düşenlere tavsiye ederiz.

Garibaldi Meydanı ve Mariachiler

Garibaldi Meydanı ve Mariachiler

Tequila ve Mezcal Müzesinden

Tequila ve Mezcal Müzesinden

20150208_061229

Guadalajara de Noche

Meksika’da Yemek Kültürü

Meksika deyince ilk akla gelen şeylerden birisi de elbette Meksika mutfağı. Sokaklar yemek tezgahlarıyla dolu. Mısır ve buğday unundan yapılan küçük yufkaların (tortilla) içine aklınıza gelebilecek her şeyi koyabiliyorlar. Her tezgahta çeşitli iç harçlar hazırlanmış bir şekilde mevcut ve sen istediğini içine koydurup taco’ya dönüştürebiliyorsun. Bizdeki gözlemeye benziyor ama kendine has bir kokusu var bu tacoların. Bazen rahatsız edici olabiliyor bu kokular ama bin tane tacocu var şehirde, illa ki bulunuyor damak tadımıza uygunu. Favorimiz mantarlı-peynirli ve kabak çiçeği-peynirli taco! Kahvaltıda siyah fasulye, pirinç tüketimi yaygın. Bunun dışında chilaquiles adlı kahvaltı çok yaygın; ki Adrian bize bir sabah hazırladı ve gerçekten lezzetliydi. Yeşil domates, sarımsak ve soğandan oluşan sosu kıtır tortillaların üzerine döküp üstüne de peynir koyarak hazırlanıyor bu chilaquiles, sosu çeşitlendirmek de mümkün. Tabi biraz acı. Meyve tüketimi de çok yaygın ama meyveleri de acılı sosla tüketmeyi seviyorlar. Meksikalılar yemek konusunu biraz abartmış sanırım; bir Kübalı nasıl müzik dinlemeden bir iş yapamıyorsa bir Meksikalı da yemek yemeden bir iş yapamıyor! Bu kadar çok abur cubur tüketen başka bir halk var mıdır henüz bilmiyorum ama insan gerçekten hayret ediyor : )

Sokak tezgahları

Sokak tezgahları

çeşitli böcekler/ çerez niyetine

çeşitli böcekler-çerez niyetine / ve sigaralar tek tek satışta

taco sırası beklerken

taco sırası beklerken

karides kokteyli ve hindili sandviç

karides kokteyli ve hindili sandviç

chilaquilles

tipik Meksika kahvaltısı chilaquiles

Mexico City kaldığımız süre boyunca en çok gördüğümüz şeyler müze, duvar resimleri, yemek ve  insan kalabalığı oluyor. Şehirde çok fazla sayıda müze var ve bazılarının girişi ücretsiz. Mexico City’yi hakkını vererek gezebilmek için bir ay ayırmak gerek. Eğer kısıtlı bir zaman dilimine sahipseniz; Ulusal Antropoloji Müzesi, Frida Kahlo Müzesi, Diego Rivero Müzesi, Anahuacalli Müzesi, Troçki Müzesi ilk akla gelenler. Müzeler ve açık olduğu günlerle ilgili daha fazla bilgi için: http://www.allaboutmexicocity.com/museums.htm

Frida Müzesi / Mavi Ev

Frida Kahlo Müzesi / Mavi Ev

Frida Kahlo Müzesi

Frida Kahlo Müzesi

Frida Kahlo hatırası

Frida Kahlo hatırası

Frida Kahlo Müzesi

Frida Kahlo Müzesi

Frida'nın evinden

Frida’nın evinden

Mavi Ev'in bahçesi

Mavi Ev’in bahçesi

Antropoloji Müzesinin önünde bulunan tanrıça Coatlicue heykeli. Boyu 2.70,  Ağırlığı 20 ton

Antropoloji Müzesinin önünde bulunan tanrıça Coatlicue heykeli. Boyu 2.70, Ağırlığı 20 ton

Antropoloji Müzesinden

Antropoloji Müzesinden

Antropoloji Müzesinden

Müze Hatırası :)

20150205_222451

Antropoloji Müzesinden

Antropoloji Müzesinden

Antropoloji Müzesinden

Güneş Taşı / Antropoloji Müzesinden

Aztek Güneş Taşı (çapı:3.60 metre, ağırlığı: 24 ton ) / Antropoloji Müzesi

Rastgele girdiğimiz bir müzeden işlenmiş fildişi. Meksika'da gördüğümüz en güzel şey dersek abartmış olmayız sanırım

Rastgele girdiğimiz bir müzeden işlenmiş fildişi. Meksika’da gördüğümüz en güzel şey dersek abartmış olmayız sanırım

Troçki'nin çalışma odası

Troçki’nin çalışma odası/ Troçki Müzesi

Troçki'nin gençliğinden bir fotoğraf

Troçki’nin gençliğinden bir fotoğraf

Troçki'nin İstanbul günlerinden bir fotoğraf / Adalar

Troçki’nin İstanbul günlerinden bir fotoğraf / Büyük Ada

Adrian’ın evinde kendimizi çok rahat hissediyoruz, peynircimiz meyvecimiz derken mahalleden biri gibi oluyoruz haliyle 10 günde. Misafir gibi değil ev arkadaşı gibiyiz. Beraber yediğimiz uzun akşam yemeklerinin sonunda “ne olacak bu Meksika’nın hali” kıvamına geliyoruz hep. Meksika’nın şu an sahip olduğu dev uyuşturucu-mafya sorunlarının yanlış devlet politikalarından kaynaklandığını düşünüyor. Şaşırmıyoruz elbette. Bugün Meksika’da özellikle kuzey kesimlerindeki bazı eyaletlerin çok tehlikeli olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Yaşanan sorunlar için çözüm üretmek yerine kartellerle işbirliği yapıldığını söylüyor Adrian. Mevzular uzun, can sıkıcı, benzer… Salud diyelim şimdilik…

Adrian'ın evinde kurduğumuz sofra : )

Adrian’ın evinde kurduğumuz sofra : )

pazar tezgahları

pazar tezgahları

Çanakkale Sünger Shot House Meksika'da kurtlu mezcal deniyor : )

Çanakkale Sünger Shot House Meksika’da kurtlu mezcal deniyor : )

Mexico City’de en büyük eğlencelerimizden biri metro yolculuğu yapmak.  Şehir canlı bir yeteneksizsiniz programı gibi! Parklarda, bahçelerde, metroda her an her yerde performans izleyebilir ya da dinleyebilirsiniz. Birkaç defa durağımızda inmeyip son durağa kadar gitmişliğimiz var bu yüzden. Her durak ayrı sürpriz. Önderle yıllar önce üniversitede yaptığımız işi burada biraz daha geliştirmişler, sırt çantalarında hoparlörle dolaşıp şarkı dinletiyorlar ve tabi kopya cd ler satışa hazır. Arada gelen dilencileri saymazsak metro yolculukları oldukça eğlenceli, gündüz saatlerinde Bella Artes- Tasquena hattını öneririz.

Metro yolculuklarından / küçük maya

Metro yolculuklarından / küçük maya

Mexico City’deki günlerimizin birini Meksika’da “tanrıların doğduğu şehir” olarak adlandırılan Teotihuacan’da geçiriyoruz. Meksika’nın en yüksek ikinci piramidi olan ve inşaatında 3.000.000 metreküp malzeme kullanılmış olan Güneş Piramidi (Piramide de Sol) burada. Ve hemen çaprazında Ay Piramidi (Piramide De La Luna) yükseliyor. Piramide çıkmak için uzun kuyruklar oluşmuş, hava çok sıcak ve kurak görüntü daha da yakıyor. Meksikalıların o büyük şapkaları ne kadar da anlamlıymış yaşayarak öğreniyoruz.

Güneş ve Ay Piramitleri

Güneş ve Ay Piramitleri

Teotihuacan

Teotihuacan

Teotihuacan Müzesinden

Teotihuacan Müzesinden

Bu arada Mexico Ciyt’deki 1 haftanın sonunda Önder ve Ekin’i uğurluyoruz. Onları çok özledik bile..

Meksika'da ev halleri :)

Meksika’da ev halleri :)